Şiirde Mekân Unsuru ve Zihinsel Haritalama
Şiirde Mekân Unsuru ve Zihinsel Haritalama
Konvansiyonel bağlamda yorumlandığında şiir, kelimelerden oluşan, dizeler aracılığıyla kurulan, dile özel bir eylem olarak tanımlanabilir. Şiire dair bu ortak kabulün sınırlarını muğlaklaştırıp daha genel açıdan ele aldığımızda şiiri doğada, insanda, nesnede belki de her yerde gözlemleyebiliriz. Şiirin sınırlarının sorgulanarak genelleştirilmesi elbette ki tanım sorununu da beraberinde getirecek ve konuyu çetrefilli, belki de muğlak bir alana çekecektir. Ancak kesin tanımlama önerilerinde bulunulmasındansa muğlak bir alanın sağlayacağı kavramsal ortam, bizlere her daim yeni ‘haberler’ getirme potansiyeline sahip olmasından dolayı tercih edilebilir. Roland Barthes edebiyatı tüm bilimleri kapsayan bir anıt olarak yorumlar.1 Edebiyatın anıt olma hali, onun dil merkezli düşünce ve duygu bildirim potansiyeli ile ilişkilendirilebilir. Dil aracılığıyla söylem yaratma imkânı, edebiyatın disiplinlerarası niteliğini ortaya çıkarır. Edebiyat ve mimarlık iki farklı alan olmakla beraber temelde her ikisinin de ortak sorunsalı ‘insan’ özelinde belirginleşir. Öznenin mekân ve yer ile kurduğu ilişki deneyim ve yaşantı aracılığı ile açıklanabilir. Metin; deneyim ve yaşantının kodlanmış bir arayüzünü oluşturur. Mekân ve zaman, öznenin tüm yaşamı boyunca ‘içinde’ bulunduğu, birbirini bütünler nitelikte iki kavramdır. Kodlanmış bir temsil düzlemi olarak ele alındığında metin, öznenin zaman ve mekân bağlamında sahip olduğu deneyim, duygulanım ve yaşantının biriktirildiği; mekânı ve zamanı bulunmayan bir potansiyeli imler. Özne, mekânı tecrübe ederek deneyim ve yaşantı sahibi olur. Bu deneyim gerek metinsel düzlemde, gerekse zihinsel haritalama sonucunda farklı temsil ortamlarına aktarılabilir. Şiir özelinde konu edinilen mekân, metinsel temsil haricinde zihinsel haritalama ile vektörel / görsel bir arayüze kavuşabilir.
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Virüs Sanat ve Edebiyat Ortak Kitabı, Sayı:6, Ocak-Şubat-Mart 2021
Comments are closed.